2011 yılında İstanbul’da okumaya başlamamla birlikte Bursa benim için okul açılış ve kapanış yolculuklarının yol üstü gezi durağı oldu. Her seferİnde başka bir yerini gezdiğimiz Bursa tarihi, doğası ve tabii ki yemekleri ile çok hoşuma gidiyor. Bursa Merkez için bir gün mutlaka ayrılmalı. Bursa, Osmanlı’nın devletten imparatorluğa geçiş döneminde başkentlik yaptığı için birçok önemli tarihi mekana ev sahipliği yapıyor. İpeğin adresi olan Bursa’da Kozahan’da ipek alışverişi yapılmalı, Ulu Cami, Yeşil Türbe, Yeşil Cami, Muradiye Külliyesi, Osman ve Orhan Gazi Türbeleri gezilmeli. Tophane Saat Kulesi, Bursa Kalesi de gezilmesi gereken yerler arasında. Ve eğer denk gelebilirseniz üzerinde çarşı bulunan Irgandı Köprüsü’nü kaçırmayın; Pazartesi günleri kapalı oluyor.
Bursa’nın merkezinden biraz uzaklaşınca İznik, Cumalıkızık, Mudanya, Tirilye, Karacabey ve İnegöl uğranabilecek noktalar. Rengarenk Osmanlı evleriyle dikkati çeken Cumalıkızık UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Rum kültürünün, zeytinin izlerini sürebileceğiniz Tirilye ve Mudanya hafta sonu kaçamağı için Bursa’dan en hoş tavsiyem. İznik ise Anadolu’da ilk Türk başkenti olma özelliğinin yanı sıra Hıristiyanlarca da kutsal kabul edilen bir yer. Fakat muhafazakar yapısı, pislik içindeki sokakları, tek tük ve birbirinden uzak olan gezilmesi gereken yapıları ile pek hoşumuza gitmedi. Öyle televizyonlarda gösterdikleri gibi hoş bir yer değil doğrusu. Ama İznik’te mutlaka uğranması gereken yer, sanat eseri niteliğindeki seramikleri ile Adil Can Nursan Sanat Atölyesi.
Tarih işini uzatmadan gelelim Bursa’nın en güzel yeme mekanları için güzel bir listeye:
Durak Muhallebicisi, Tavukgöğsü, Kazandibi
Her yıl gerçekleştirdiğimiz Manisa-İstanbul yolculuğumuzun vazgeçilmezi haline gelen Durak Muhallebicisi, tavukgöğsü, kazandibi ve dondurmasıyla yolumuzu biraz uzatıp Bursa’ya bu lezzetleri için uğramamıza yol açıyor. Babamın yıllar önce askerlik zamanında aldığı tavukgöğsünü ararken yeniden bulduğumuz Durak Muhallebicisi 1969 yılında tarım ve hayvancılıkla geçinen Çekirge Mahallesi’nin sütçüsü İbrahim YURTOĞLU tarafından kurulmuş.Şu an 3 çocuğunun işlettiği muhallebicinin Bursa’da iki şubesi bulunuyor. Şu ana kadar yediğim en iyi tavukgöğsü, kazandibi ve dondurma burada. Ürünlerinde hiçbir katkı maddesi ve kimyasal kullanmadıklarını belirten işletme hala kuruluşları bünyesindeki çiftliklerin topraklarından yetişen hayvanların sütünden yararlanıyormuş. Şeker pancarını, Balıkesir Gönen’den gelen pirinçlerini,buğday ununu bakır kazanlarda kendilerine has formüllerle birleştirip çeşit çeşit geleneksel tatlılarını yapıyorlar. Tavukgöğsü ve kazandibi çok şekerli değil, yerken süt tadı ağzı kaplıyor. Lif lif tavuk parçaları, çok yumuşak gözüken muhallebiyi bir arada tutuyor. Her bir kaşık ağzı dolduruyor, yoğun tadıyla insanı tatlı yediğine pişman etmiyor. Üzerine konulan dondurma ise keçi sütünden, emülgatör içermediği için çabuk eriyor. Normalde tatlıların üzerine dondurma koydurmayı tercih etmem, aşırı tatlı gelir. Ama burada ikisi de az şekerli ve birbirini çok iyi dengeliyor. Yine süt kokulu dondurma bembeyaz değil, hafif kırık renkte. Doğallığı, asıl lezzeti koruyan mekan bulmak oldukça zor. Babamın askerliğinden bu yana bu lezzetin korunmuş, her gittiğimizde de bizi hiç pişman etmemiş mekana mutlaka uğramalı.
İskender Efendi Konağı
Bursa’nın vazgeçilmezi İskender! İskender’in nerede yenmesi gerektiği konusunda Bursa’da kime sorarsanız farklı bir yanıt alabilirisiniz. Biz İskender için İSKENDER®-Yavuz İskenderoğlu’nu tercih ediyoruz. Yavuz İskenderoğlu’nun dedesi İskender Bey amcası Sabit’in yanına gider ve ona et pişirmede yardımcı olurmuş. Yatay olarak pişirilen tandır kebabının dumanı insanları rahatsız ediyor diye eti dikey olarak kullanma fikrini ortaya atmış İskender. Tabii ki büyükleri tarafından “Başımıza icat çıkarma!” tepkisiyle karşılaşsa da ilerleyen zamanlarda “Dönen Kebap” ile tanınmaya başlamış İskender Efendi. Pide üzerine et, kenarına yoğurt, üzerine salça ve tereyağı ile olmuş bildiğimiz İskender Kebap. Kuşaktan kuşağa aktarılan lezzetin bayrağı şu an Yavuz İskenderoğlu’nun elinde, o da iki oğluna bayrağı devretmeyi planlıyor. Bursa dışında, İstanbul, Balıkesir ve Afyon’da şubeleri bulunan kebapçının Bursa’daki en hoş şubesi Bursa Botanik Park'ta bulunan İskender Efendi Konağı. Aslında eski bir konak olmasa da tarihi değerleri gelecek nesiller ile buluşturma amacıyla 6 yılda inşa edilmiş bir konak. Bu konakta da tıpkı diğer şubelerinin simgesi haline gelmiş olan beyaz dış cephe üzerinde mavi papatyalar da kullanılmış. Çok şık konağın bahçesinde bol tereyağlı İskenderimiz gerçekten çok lezzetliydi. Bursa’da yediğim zaman gördüğüm farklılık ise İskender’in üzerinde bulunan şişte pişirilmiş bonfile parçalarıydı. Üzerine döktükleri tereyağı biraz tuzlu ama oldukça lezzet kattığını söylemek zorundayım. Üstelik tereyağı, kebabın yanında içebileceğiniz şıra kasada satın alabileceğiniz ürünler arasında.
Pideli Köfte
Pideli Köfte için zamanında gurme bakış açım çok gelişmediği için birçok şehirde şubesi olan Çiçek Izgara’yı tercih etmiştim. O zamanlar çok şubesinin olması benim için kalite göstergesiydi. Şimdi ise fabrikasyonluğun, düşen kalitenin bir simgesi. Pideli köfte adından da anlaşılacağı gibi pidenin üzerinde köfte. Yanında yoğurt ve salçalı sos getiriliyor. Pidenin üzerindeki köftelere o kadar küçük ve inceydi ki et tadı alabilmek için bayağı çabaladım. Resmen pul puldu. Araştırdığım kadarıyla bu kadar ince olmaması gerekiyor, umarım başka sefer asıl mekanında yeme imkanım olur. Pideli Köfte için en çok önerilen yer Kayhan Çarşısı’ndaki Yeşil Pideli Köfte. Ama sakın Çiçek Izgara’ya gitmeyin!
Kestane Şekeri
Bursa demek kestane şekeri demek! Ya da demekti desem daha mı doğru olur bilemiyorum. Maalesef artık içerisinde katkı maddesi, koruyucu gibi maddeler bulunmayan kestane şekeri bulmak imkansız. Ama “Sorun yok, ben zehirlenmeye razıyım” diyorsanız önerim Kardelen. Eskiden favori olan Kafkas markasını uygun fiyatları ve lezzet kalitesi geçmeye başlayan Kardelen’in İstanbul Manisa yolunda da birçok yerde şubesini bulabilirsiniz. Ama tavsiyem en dandik çikolata ile kaplanmış olan kestane şekerini alıp kestanenin tadını bozmayın. Sadesini alın, tadını çıkarın! Püresi de güzel ama eski yıllarda eve alır ve iki kaşıktan sonra bir daha yemezdim.
Marşal Pasta
Her yerde mutlaka tadılması gereken bir Bursa lezzeti olarak bahsi geçen Marşal Pasta, doğrusunu söylemek gerekirse “Bu muymuş?” dedirtti. Aynısı Sinop gezimde yediğim Prenses için de geçerli. Sizin İskender’iniz var, güzel kazandibicileriniz var, fırınlarınızda tahinli pideleriniz var; bu pastayı nasıl beğenirsiniz? En başta Mareşal Pastası olarak ortaya çıkan pastanın adı zamanla Marşal’a dönüşmüş. Arası kremalı olan kat kat pandispanyanın üzerine çikolatalı sos dökülmüş. Tadı mozaik pasta gibi. Günümüzdeki gibi pastanelerin bu kadar yoğun olmadığı dönemde popüler olması doğal. En meşhur adresi de Ulus Pastanesi.
Kemalpaşa Tatlısı
Kemalpaşa Tatlısı için adresimiz her zaman yol üzerindeki KemTat oldu. Kendilerine ait tesislerinde pişmemiş Kemalpaşalar’ımızı hazırlarken birer porsiyon tatlıyı o nostaljik 90’lardan kalma mobilyaların olduğu mekanlarında yemek gerçekten keyif verici. Yol üzerinde tuvalet molası için en tatlı mola diyebilirim. Ama dikkat! Hazır şuruplanmış, paketlenmiş tatlıdan almayın; onda da koruyucu var çünkü. Mekanda aynı zamanda ev yapımı erişte, mantı da satılıyor.
Köfteci Yusuf
Bu yazıyı birkaç ay önce yazıyor olsaydım çok daha farklı olurdu. Bursa’nın muhafazakar ilçesi İznik’in meşhur köftecisi Köfteci Yusuf yıllar önce bizi hayran bırakmış olsa da artan şube sayısıyla beni hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü artan şube sayısı ve müşteri kitlesi sebebiyle yedirdikleri lezzetli köfteler meğerse E’li madde içeriyormuş. Biz ilk kez İznik şubesinde denedik burayı. Kocaman bir ocak, duman dumana pişen köfteler, müthiş bir garson ağı. Yaptıkları işin hakkını veriyorlar. Ucuz fiyata bol etin adresi, mükemmel ilgi ve hizmet. Sucuğu, ızgara etleri de oldukça lezzetliydi. Yıllar boyunca Yusuf hayranlığı ile yaşadık. İzmir’e açtıkları şube ile onlar da beklemedikleri ilgiyi gördüler. Bulundukları Selway Outlet’te teker teker diğer restoranların da yerini alarak iyice büyüdüler. En son döner kısmı da eklendi. Şimdilik döner kısmına güveniyorum ama o köfteleri yemeyin yedirmeyin! Hastalıklar artıyor, ucuz yemek için kendimizi hasta etmeyelim!
Tavacı Refik, Sac Tava, Tandır, Kabak Tatlısı Bursa'nın Karacabey ilçesine bulunan mekan ana yoldan 5 dakikada ulaşılabilecek bir mesafede. Adından da anlaşılabileceği gibi Sac Tava ile meşhur. 4 kişi olarak bir tava bir de girişte görünce dayanamadığımız incik tandır söyledik. Kaburga ve sırf etten oluşan iki çeşit daha tandır vardı, ayrıca ev yemekleri ve çorba da bulunuyordu. Sipariş verince garson elinde paralı mezelerle geldi; aralarından en tadılası olanı, yoğurdu seçtik. Ardından ikramlar geldi: Pişmiş soğan, közde biber, tereyağı, sıcacık lavaş ve biberli sos. Lavaş ne çok ince ne de çok kalındı, yumuşacık ve çok lezzetliydi. Biberli sos ise genelde köfteciler verince çok kötü bulurum fakat bu oldukça lezzetliydi. Ama yine ısrarcıyım, bu sos etin tadını geri plana atıyor. Et öncesinde lavaş ile yenilebilir. İkramların ardından garsonun kerpeten ile taşıdığı tavamız ve incik tandırımız geldi. Tava, yediğim en iyi tava idi. Etler oldukça yumuşak ve yağlı yağlıydı. İçerisindeki domates ve biber de aşırı pişmemiş, lezzetlerini etle bütünleştirmişlerdi. Açıkçası biz tandırı tavadan daha lezzetli bulduk. Tandır etinin üzerine haşhaş serpmişlerdi; yanında verdikleri arpa şehriye pilavı da fındıkla süslenmişti. Tandır da oldukça lezzetli, et yumuşacıktı. Sıra tatlıya gelince garson mutlaka kabak tatlısından tatmamız gerektiğini söyledi. Mevsimi de olunca hayır diyemedik ve iyi ki dememişiz. Oldukça farklı bir tarzda yapılmıştı. Lokum kıvamındaydı, şurubunda sanki bal vardı. Üzeri kavrulmuş fındıkla süslenmişti, yanına da kaymak eşlik ediyordu. Biraz fazla tatlıydı ama resmen aşırı yumuşak olmayan kıvamlı yapısıyla gerçekten ağza alınınca lokum etkisi yaratıyordu. Mekanın hemen yanında ağaçlık bir göl de bulunuyor. İstanbul'dan Ege'ye gideceklerin yol üzerinde mutlaka uğraması gereken bir mekan.
Comentários