Türkiye’nin en lezzetli şehirlerinden biri Kilis! Gaziantep mi Kilis mi diye sorulsa sanırım cevabım Kilis olur ancak Antep’e de haksızlık yapmamak gerek. Mini mini ama dolu dolu bir şehir burası. 1995 yılına kadar zaten Gaziantep’in bir ilçesi olan Kilis’i mutlaka Gaziantep gezinizin bir parçası haline getirin!
Kilis, Suriye sınırında ve Gaziantep ile çevrelenmiş küçük bir şehir. Gaziantep’ten yaklaşık 1 saat sürecek yol için aracınız yok ise dolmuşa binmeniz gerekiyor. Öğretmenevine girip orada görevliye Kilis Garajı’na nasıl gidebileceğinizi sorabilirsiniz. Ben de tam hatırlamıyorum ama 20-30 dk civarında toplu taşımada dolaşıyorsunuz. Dolmuşlar gerçekten de dolunca kalkıyor, o yüzden olabildiğince erken gitmenizde fayda var. Biletler ise 15 TL.
Kilis Otobüs Terminali’ne varınca yaklaşık bir 10 dakika çarşıya varmak için yürümeniz gerekiyor. Ama bu yürüyüş eminim ki çok hoşunuza gidecek. Bir anda apayrı bir ortamın içine giriyorsunuz. Suriyeliler’in açtığı birçok dükkan, adım başı karşınıza çıkan kadayıfçılar derken fark ediyorum ki Kilis'i bana en çok sevdiren yanının kapıları olduğunu söyleyebilirim. Günümüzde yavaş yavaş yok olan, işlemesi, emeği bol kapılar, her biri ayrı motiflere sahip; binanın isminin de özenle yazılıp yerleştirildiği kapılar. Şehir merkezinin eski yapısını koruduğu kısımlarda bu güzel kapıları görebilmek hâlâ mümkün. Hatta birçok bina da eski halinde duruyor. Taştan yapılmış, kapının evin havuşuna yani avlusuna açıldığı bu binaların en dikkat çeken kısmı ise birçok cumbanın tenekeden yapılmış olmasıydı. Isı yalıtımı amacıyla mı yoksa ahşabın dayanıksızlığı sebebiyle mi böyle yaptılar bilmiyorum. Ama korunmak aslında güzel işçiliği de beraberinde getiriyor sanırım. Pencelerinin parmaklıkları da buna güzel bir kanıt oluşturuyor diyebilirim. Sınır hattı şehrimiz Kilis, geçiş kültürünün de bir parçası.
İlk lezzet durağımız Tavacı İzzet Usta! Artık televizyonlarda neredeyse her gün gördüm Kilis Tava’yı gerçek yerinde yemenin tam zamanı! İçeri girer girmez bir et kokusu bizi karşıladı. Kuzu eti yemeyenler dayanamayabilir dikkat! Taze yeşil ve kırmızı biber, soğan zırhla iyice kıyılıyor, kuzu eti, pul biber ve tuz ile birleşiyor. Altına ince ince patlıcan yerleştirilmiş tepsiye iyice yayılarak yerleştiriliyor. Üzerine de iri domates ve biber parçaları ile fırına veriliyor. Eğer hazır tepsiye denk gelmezseniz yarım saatlik bir bekleme süreniz var haberiniz olsun. Sıcak sıcak yakındaki fırından gelen tırnak pideler eşliğinde yağına bana bana yiyorsunuz. Hatay'da kasaplarda yenen pöç ve kağıt kebabına çok benziyor. Ama burası daha çok hoşuma gitti diyebilirim. Hele iki kişilik söylediğimiz bir tepsiye 26 TL verince şaşkınlıkla birlikte daha da mutlu oldum.
Kilis Tava’nın üzerine de Kilis katmeri iyi gider diye düşündük. Bu konuda şehrin önemli mekanı ise Hacıfadıloğulları Baklava! Sadece katmer değil Kilis’in meşhur cennet çamuru da burada bulunuyor. Kilis katmeri, sanki çakma Antep katmeri gibi. Eylül çok hoşlanmasa da ben sanırım bazı yönleriyle Antep katmerinden daha iyi buldum. İçi kaymaklı, üzeri tarçınlı, şuruplu, pudra şekerli, ve Antep fıstıklı servis ediliyor. Yani anlayacağınız gerçek Antep katmerinin olmadığı kadar tatlı. Ve tadı tarçından dolayı şuruplu lokmaya benziyor. Doğrusu katmerin hamurlarının tereyağında kızartılmasından dolayı çıtır çıtır ve yağlı olması buna sebep oluyor. Sıcak sıcak tüketiliyor. 2015 yılında Kilis katmeri Türk Patent Enstitüsü tarafından da tescil edilmiş ve Antep katmerinin kahvaltı yiyeceği olmasına karşılık bunun tatlı olarak tüketildiği de ön plana çıkarılıyor.
İkinci önemli tatlıları ise Cennet Çamuru! Bir ara Instagram’ın en popüler tatlılarından biriydi, resmen yapılışı ile hipnotize ediyordu insanları. Kadayıf, tereyağı, şeker, fıstık ve kaymağın muhteşem birleşimi. Öncelikle ateşin üzerindeki bir tepside yağ eritilip kadayıflarla birlikte kavruluyor. Ardından yemyeşil fıstıklar ekleniyor ve şerbet şeklinde şeker yavaş yavaş çamur kıvamına gelecek şekilde yediriliyor. Üzerine de koca koca kaymak parçaları ile servis ediliyor. Hep yapılışını izlediğim için sıcak sıcak servis edildiğini, o an yapıldığını düşünmüştüm. Ancak önceden yapıp tepsiden dilimler şeklinde servis ediyorlardı. O yüzden soğuktu, sıcak denk gelirseniz şanslısınız.
Tatlıya doymadınız mı? O zaman bir de İrmikli Kilis Kurabiyesi’nden de tadın. Bu kurabiyeyi Kahramanmaraş ve Gaziantep’te göreceksiniz. Ortası delik, yuvarlak kıvrılmış, ucunda da fıstık olan bir kurabiye bu. Her şehirde tattım ama Kilis’teki daha kıyır kıyır, irmiği hissettiren bir kıvama sahipti. Maraş’taki ise bol unluydu, un kurabiyesiydi resmen. Biz kurabiyeyi Bekan Pastanesi’nden alıp tattık ama Hacıfadıloğulları’nda ve diğer birçok dükkanda bulabilirsiniz. Bekan’da da katmer yapılıyormuş, ama nasıldır bilemiyorum.
Yöresel lezzetlere devam! Sıradaki durak ise Yaren Tarihi Taş Mekanlar!.Burada mini taş odalarda yöresel lezzetleri deneyimleyebilirsiniz. Şöyle masayı donatmalık bir menüsü var ama biz gittiğimizde çoğu yiyecek yoktu o gün. Biz de İçli köfte, Firik Pilavı, Oruk ve Kübbülmüşfiye tatma fırsatı bulduk. İçli köfte alıştığımızın aksine uzun ince parmak parmaktı. Bol yağlı, baharatlı oldukça lezzetliydi. Hatay’da Oruk, sanki içli köftenin yuvarlak ve basık bir versiyonu gibi iken burada oruk aslında bir köfte çeşidi gibi. Bulgur, et, nane, soğan, sarımsak ve baharatlar birleşiyor, araştırmalarıma göre o da parmak parmak şekillenip pişiriliyor. Ama bize top top yapıp servis ettiler. Kübbülmüşfiye de yine top top gelen bir köfte gibiydi. Yine bulgur ve etle yapılan bu köfte ise tarçın, nane, cevizle, koyun iç yağı birleşiyor. Ortaya da bir bomba lezzet çıkıyor.
Yaren Tarihi Taş Mekanlar’ın hemen dibinde Cüneyne Camii bulunuyor. Kilis’teki en eski ikinci cami olma özelliğini taşıyan bu yapının isminin hikayesi de ilgin. Kilis’in fethi sırasında şehit düşen Müslüman sahabelere ait mezarlar burada bulunup cami yapıldığı için buraya “küçük cennet” anlamına gelen “cüneyne” adı verilmiş. Güneydoğuda alışkın olduğumuz gibi taştan yapılmış cami avluya girilen kapısının üzerinde bulunan minaresi ile dikkat çekiyor.
Tıpkı Antep’teki gibi Kilis’te de birçok yemenici bulunuyor. Belki de buradan kendinize daha uygun fiyata bir çift bulabilirsiniz. Ne de olsa Harry Potter’a ya da Troya’ya yaptık diyerek reklam yapmıyorlar. Ama benim şaşırdığım bu kadar yemeninin kimlere satıldığı. Biri açıklayabilirse sevinirim.
Akşam yemeği için tercihimiz ise Kilis'e tekrar gelme sebebi olabilecek mekanlardan biri olan Kelleci Hilfan Usta. Buraya gelip kelle ya da beyin kavurma yemelisiniz. Bir anda alevlerin içinde bakır bir çanak geliyor önünüze. İçinde beyin kaynıyor! Garson hemen bir parça pide koparıp kavurmaya batırıp ağzıma koyuyor. Sıcak ve acı! Acı yiyemeseniz bile acı söyleyin bence. Acı, lezzetini artırıyor bence. Bol acılı, sarımsaklı ve limonlu mükemmel bir şey. Tabi çatal kaşıkla değil elle yemek gerekiyor. Beyin yemeye karşı ön yargısı olanlar da aslında sevecektir bence. Kokoreç, midye, tantuni karışımı bir tadı var diyebilirim.
Kilis’te bir gece konaklayabilirsiniz. Öğretmenevi hemen merkezde bulunuyor ve gayet güzel. Güzel bir kahvaltı ile güne başlayıp Antep’e de geçebilirsiniz ama biz akşam dönmeye karar verdik. Kilis’ten Gaziantep’e en son 8 buçukta dolmuş olduğu söyleniyor. Ancak dolmadan kalkmadığını düşünürsek bu saat konusu biraz riskli. Bizim 7.15’te bindiğimiz dolmuş 7.50’de kalktı. 8.50’te Antep’teydik. 8.30’da kalkan bir dolmuş oldu mu hiç bilmiyoruz ama. Antep çarşı tarafına gideceklerin “Üniversite Tıp Fakültesi” durağında inip başka şehir içi otobüse binmesi gerekiyor.
Umarım bu yazı ile birlikte rotanızı Kilis’e çevirmeyi başarabilmişimdir. Siz siz olun Antep’e gidip de Kilis’e uğramadan dönmeyin. Küçük lezzet cennetinde birkaç saat de olsa yemeğin tadına varın!
Comments