top of page

SAMSUN

Gelin hızlıca Samsun merkez nasıl gezilir, nerede ne yenir beraber bakalım. Hızlıca çünkü çok ani ve kısıtlı bir zamanda gerçekleşti Samsun gezimiz. İki buçuk gün ayırdığımız Amasya, bir buçuk günde tamamlanınca biz de soluğu bir anda Samsun’da bulduk. Öğlenden akşama Samsun’da neler yapılır? Hadi görelim!

SAMSUN DOLMUŞU

Biz Samsun’a geçmek için öncelikle Merzifon’dan Havza’ya geçtik. Ardından Havza’dan Samsun dolmuşuna bindik. Böyle bizim gibi uzatmanıza gerek yok. Direkt olarak Merzifon’dan Samsun otobüsleri var. Otogardan da bakabilirsiniz ya da direkt obilet.com üzerinden büyük şirketlerden yer ayırtabilirsiniz. Hatta size tavsiyem uçak bileti fiyatlarını karşılaştırmanız. Belki Merzifon’a uçakla gelip otobüsle Samsun’a geçmek daha ucuza denk gelebilir. Merzifon’dan Samsun’a otobüsler bizim gittiğimiz dönemde 20 TL civarında idi.

SAMSUN OTOGARI

Öğle saatlerine doğru Samsun’a vardı. Samsun’a yaklaşır yaklaşmaz gerçekten büyük bir şehre geldiğimiz belli olmaya başladı. Ben bu kadar gelişmiş ve kalabalık bir şehir hayal etmiyordum. Sanırım Karadeniz’in dağlık yapısından dolayı şehir merkezi büyük bir alanda birleşik bir şekilde. Otobüsler, şehrin biraz dışındaki otogara geliyor. Oradan da şehir merkezine giden araçlara binmek lazım. Şehre girerken gördüğümüz spor yapan insan heykellerinin yanı sıra şehir merkezine giderken de birçok spor tesisi gördük. Ne kadar da sportif bir şehir diye düşünürken öğrendim ki 2017 yılında Samsun 23. İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmış.

Otobüsten Cumhuriyet Meydanı durağında indik. Cemre, daha önce gelmiş olduğu için o otele yerleşmeye gitti. Ben de şehri gezmeye koyuldum. İlk durağım Bandırma Vapuru Gemisi oldu.

BANDIRMA VAPURU

Bildiğimiz gibi Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımlarını Samsun’da atmış 1919 yılında. Onu buraya getiren gemi de Bandırma Vapuru. Maalesef ki bu müzede gezilen gemi gerçek Bandırma Vapuru değil, yapımı 3 yıl süren bir imitasyonu. Gerçek Bandırma Vapuru 1925 yılında parçalanmış. Müzenin içerisinde Atatürk ve yol arkadaşlarının heykelleri, Atatürk’e ait kıyafet ve aksesuarlar ile Atatürk’ün Samsun’a geldiği zaman çekilen fotoğraflar bulunuyor. Öğrencilere 1 TL, tam ise 2 TL. Açıkçası çok da zaman ayırmaya değecek bir içeriğe sahip değil, ancak Samsun’a gelmişken mutlaka uğramalı. Bu arada buraya Cumhuriyet Meydanı’ndan yürüyerek gelmek gibi bir hata yaptım ve yarım saatten fazla süre yürüdüm. Onun yerine birkaç geçişlik Samsun Kent Kart çıkartarak sahil boyu birçok durağı olan Tramvay’a binebilirsiniz. Ben de tabii ki o yolu geri dönemeyeceğim için dönüşte bunu uyguladım. Yürüyerek geleceklere bir tavsiye de -tabi eğer zaman bolsa- sahildeki Samsun Hayvanat Bahçesi’ne uğrayabilirsiniz. Para verip girmeden de yanından yürürken hayvanların bir kısmı görülebiliyor bu arada. Bloggerlar bu ara çok duyarlı davranıp gittikleri şehirlerdeki hayvanat bahçelerine girmiyorlarmış. Bu önerimden dolayı taşlamazsanız umarım beni, kapattırabilecek bir durumum yok maalesef şu an.

SAMSUN HAYVANAT BAHÇESİ

İkinci durağım ise Onur Anıtı olarak da bilinen Samsun Atatürk Anıtı. Atatürk Parkı’nda bulunan bu heykel Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılmış. 1931 yılında dikilen heykelin sahibi Krippel, Samsun, Ankara, Afyon, Konya ve İstanbul’da cumhuriyetin ilk heykellerini yapmış bir sanatçı. Hatta Afyon’da yaptığı Atatürk, çıplak olduğu çokça tartışmalara sebebiyet vermiş.

ONUR ANITI

Atatürk’ün her gittiği şehirde kaldığı yerler günümüzde bir müze statüsünde oluyor genel olarak. Hatta geçenlerde haberlerde tam neresi hatırlamıyorum, Atatürk’ün kaldığı yer ahır olarak kullanılıyor diye olay yaratmışlardı. Bence de bu kadar abartmamak lazım. Samsun’da da bu yer Gazi Müzesi olarak anılıyor. Eski adı Mantika Palas olan bir otelmiş burası. 194o yılında ise müzeye dönüşmüş burası. İki katlı müzede Atatürk’e ait eşyalar, fotoğraflar ve balmumu heykeller bulunuyor. En hoşuma giden parça da halı şeklinde dokunmuş Türkiye haritası oldu. Pazartesi günleri kapalı olan müzenin ücretsiz olduğunu da hatırlatayım.

GAZİ MÜZESİ

Müzeye çok yakın bir konumda Bulvar AVM bulunuyor. Samsun’a gidip ilk işi AVM’ye gitmek olmuş diyeceksiniz. Ama burası da görülmeye değer bence. Çünkü bir zamanlar Tütün Fabrikası imiş burası. 1994 yılında kapatılmış, 125 yıllık tarihi olan fabrika son yıllarda atıl durumdaymış. İhaleyi kazanan şirket de 30 yıl belediyeye pay verme zorunluluğu ile şu an AVM’nin yöneticisi konumundaymış. Daha sonra tamamen belediyeye geçecekmiş işletmesi. Sapsarı boyanmış ve bir çarşı havasında ama oldukça da şık bir alan olmuş bence burası.


ESKİ TÜTÜN FABRİKASI - BULVAR AVM

Samsun’da bence en değişik görülmesi gereken alan Saathane Meydanı. Saat Kulesi’nin bulunduğu bu meydana Gazi Müzesi’nin oradan yürürken insan tıpkı İstanbul Fatih ya da İzmir Kemeraltı’nda imiş gibi hissediyor. Tıklım tıklım kalabalık, etrafta kendi tezgahını açmış birçok satıcı var. Kuleye yaklaştıkça ise o gün mü vardı yoksa her gün mü oluyor bilmiyorum bir pazar havası vardı. Satıcılar tek tek tezgah açmışlar. Rengarenk meyveler satıyorlardı. Öyle klasik pazar tezgahı değildi ama tekerlekliydi. Anlatınca çok normalmiş gibi oldu ama bence enteresandı. Ben de hemen komşu il Çorum’dan gelmiş olan nohuttan aldım. Bildiğimiz gibi Çorum’un leblebisi meşhur, e nohutu da güzeldir demek.. Cıvıl cıvıl halkın alışveriş yaptığı, esnafın bağrıştığı bu meydanın hemen dibinde ise Büyük Cami bulunuyor. Adından da anlaşılacağı gibi Samsun’un en büyük bu camisi 14. yy.'da Selçuklu kumandanlarından Hıdır Bey tarafından yaptırılmış. Ama ilk hali ağaçtan olan cami yanmış ve günümüzdeki haline 1884 yılında gelmiş. Valide Camii olarak da anılma sebebi de Sultan Abdülaziz’in annesi tarafından büyük bir onarımdan geçmesi imiş.


SAATHANE MEYDANI

Cemre ile buluşmadan önce son olarak da Mater Dolorosa Katolik Kilisesi’ne uğradım. Aslında planımda hiç yoktu ve üzerinden geçtiğim bir caddenin sonuna baktığımda kilise benzeri bir yapı görünce merak edip keşfettim diyebilirim. Pembe rengiyle dikkat çeken kilise 1845 yılında Gürcistan’dan göç etmiş olan İtalyan asıllı 8 rahip ve Katolik vatandaşlar için V. Murat tarafından yaptırılmış. Rahipler öncelikle çocuklar için bir okul yaptırmış. Ardından padişahın farklı dinlerin bir arada yaşamasını desteklemesi sayesinde bu kilise yaptırılmış ki o zamanlarda halkın yüzde 30 gibi bir kısmı Hıristiyan imiş.

Cemre ile buluşma noktamız İstiklal Caddesi. İlk defa bir şehrin en önemli caddesini İstanbul’dakini kast ederek “Bu şehrin İstiklal Caddesi” olarak tanımlamak zorunda kalmıyorum. Gerçekten tıpkı İstanbul’daki gibi sadece yayalara açık bir cadde. En güzel yanı da cadde üzerindeki tüm binaların aynı cephe boyasına sahip olması, tabela kirliliği olması; bu sayede temiz bir bütünlük sağlanmış olması. İstiklal Caddesi’ne geldiğimize göre gurmelik de artık başlayabilir! Samsun’un güzel lezzet noktalarında ilk noktamız Meşhur Dönerci Çalıkuşu. İstiklal Caddesi üzerinde birçok Çalıkuşu göreceksiniz. Ama bizim tercihimiz, en de meşhur olanı caddenin bir ucunda olanı. (Konumu: https://goo.gl/maps/3t6FsNbbAFHLxrZV7) Zaten kalabalıktan da anlaşılacağı gibi oldukça popüler bir mekan. Ben dürüm söyledim, Cemre de porsiyon. Gerçekten sağlık probleminiz yoksa dürümle yemenizi tavsiye ederim. Çünkü kullanılan lavaş öyle her yerde yediğimiz gibi değil. Çok kalın değil ve de yumuşacık. Dönerin yağıyla da birleşince mükemmel. Etler da yağlı yağlıydı ve ince değil kalın kesilmişti. Gerçekten de çok lezzetli idi.

ÇALIKUŞU DÖNER

Samsun demek pide demek! Her ilçesinin kendine has pidesi var. Hatta ailelerin bir pazar aktivitesi haline gelmiş pide yemek. Biz yalnızca şehir merkezinde olduğumuz için ilçe pidelerini tadamadık. Ancak merkezde de her pidecinin stili farklı, bazısı ilçe pidelerinden biri üzerine yoğunlaşıyor. Merkezin en meşhur pidecilerinden biri Samsun Pidecisi Nuri Usta. Samsun dışında bir de Bodrum Akyarlar da şube açmış olan pideci birçok kez Türkiye'nin en iyi pidecileri arasında gösterilmiş. Bu pideci İstiklal Caddesi’nin biraz aşağısında kalıyor. 1987'den beri hizmet veren pideci de biz öncelikle sadece tereyağlı yumurtalı pide söyledik. İncecik, çıtır hamurun üzerindeki erimiş tereyağına bir de yumurta kırıldı. Çok iyiydi, hamuru hafif tatlımsı, malzeme olmadan da zevk veren nitelikteydi. Malzeme olarak çok çeşit mevcut, sucuk, pastırma, kıyma, kaşar.. Ancak buzdolabında gördüğüm kadarıyla kullandıkları kaşar kaliteli marka değildi. O sebeple yarısı kavurmalı yarısı kuşbaşılı pide söyledik. Hamur güzel olduktan sonra zaten üzerine ne koyarsan koy. Hele kavurmanın yağı pide ile buluşunca tadına doyum olmadı. Fiyatları tam hatırlamasam da İstanbul'a göre oldukça uygundu.

SAMSUN PİDECİSİ NURİ USTA (FOTODAKİ NURİ DEĞİL)

YAĞLI YUMURTALI

KAVURMALI KUŞBAŞILI

Samsun’a gelip bir pideci bizi keser mi? Tabii ki hayır! İkinci pide durağımız Öz Terme Pide Salonu. Terme, Samsun’un bir ilçesi. Orası da tıpkı Çarşamba ve Bafra gibi kendine has pideye sahip. Biz de burada kapalı kıymalı pide söyledik kendimize. “Pidenin neyi değişiyormuş ilçelere göre?” diyenlere Ekşi Sözlük’ten bulduğum çok güzel bir açıklamayı paylaşayım sizlerle:

“Öncelikle notumu düşeyim, Karadeniz kıyı kesiminde pide adı verirken dikkatli olmak gerekir. Çünkü Karadeniz’de 30 km'de bir pidenin adı da değişir, kendisi de değişir. Samsun pidesi ne Bafra pidesidir ne Çarşamba pidesi ne Terme pidesi. Karakteristik olarak Orta Karadeniz’deki yer adlarıyla adlandırılanlar kapalı ve uzun pidelerdir. Bafra pidesi daha cıvık hamurla yapılır, çıtır çıtır olması beklenmez, içi bol konur, yassıdır fakat ince denilemez; hamuru kalıncadır. Engiz'in de Bafra pidesine benzer bir pidesi vardır fakat kendi adını taşımalı mıdır tartışırım. Çarşamba pidesinin hamuru daha kıvamlıdır ama çıtır çıtır olması beklenir, yalnız içi Bafra pidesinden daha boldur fakat sulu bırakılmaz; ince olması beklenir. Terme pidesi ise şeklen Çarşamba pidesine benzer ama daha genişçe olur diğerleri dar iken. Samsun pidesi coğrafi konumuyla merkezliğini kullanıp en güzel özellikleri bünyesinde barındırmıştır. İnce hamuru çıtır çıtırdır, içini taşıyabilir. Gevrek pişmiş haliyle ağızda kolayca dağılır. Orta Karadeniz’deki favori pidemdir. Samsun pidesi deyince kıymalısı anlaşılır, diğer içler için adı belirtilmelidir. Fırından çıktığında yağ kalıbına doğrudan temas ettirilerek yağlanmalıdır ki çıtırlığını pekiştirsin. Asla naylon poşete veya kapalı kaplara koyulmadan yenileceği eve fırından ortadan ikiye bölünmüş halde hemen taşınmalıdır, soğumaması için birkaç kat gazeteyle sarılabilir. Tüm samsun halkı pazar sabahı bunu evde delicesine beklerdi ben küçükken, arda kalanı dahi ocak üstü tostlukta ısıtıldığında 3 gün boyunca mükemmel tadını verebilir.”

KAPALI KIYMALI, ÖZ TERME PİDE SALONU

Öz Terme Pidecisi’nin hemen yanında ise Birtat Pastanesi bulunuyor. Buranın kendine has ürünü Cevizli’den mutlaka tatmak lazım. Acıbadem kurabiyesinin cevizli versiyonu olarak tanımlayababilirim. Biraz kuru ve kalın gözükse de ilk ısırıkta yumuşaklığı ve lezzeti ile kendine bayıltıyor diyebilirim.

CEVİZLİ

Samsun'da en sık karşılaşılan yiyeceklerden biri de Nokul. Pastane vitrinlerinde sıra sıra kat kat dizilmiş mini ama enerji bombası nokullar... Nokul, Sinop ve Samsun’da bulunabilen bir yiyecek. Ancak Sinop'ta tuzlu ve tatlı iki çeşidi vardı ve tuzlu, kıymalı, patatesli olanları resmen açma gibiydi. İl Kültür Müdürlüğü de Samsun'daki nokulu şöyle anlatmış: "İnce hamurun yuvarlanırken içine katılan üzüm, fındık, ceviz serpiştirilerek yapılan şerbetsiz bir hamur tatlısıdır. Dayanıklı olması, enerji vermesi ve kolay saklanabilmesi sayesinde bir tür gemici-balıkçı yiyeceği olarak da tanımlayanlar varsa da artık günümüzde yemekli toplantıların vazgeçilmez bir parçası olmuştur." İçi hem sert hem de yumuşak dışı da çıtır olan nokulu Samsun'a gelen biri mutlaka tatmalı. Benim favorim kuru üzümlü ve cevizli. Hangi pastanede tatmak gerektiğine gelirsek benim önerim Efes Pastanesi. Biraz önce bahsettiğim Birtat’ta da güzel olabilir. Siz en iyisi her yerde tadın, herkesin el lezzeti farklı sonuçta. Nokul’un dışında Çarşamba Kıvratması da karşısınıza çıkacak diğer lezzet pastanelerde. O da fındık, ceviz, şeker ve hamurun çıtır buluşması. Mutlaka nokulunuzun yanına bir de ondan koyun. Siz de göreceksiniz, Samsun pastanelerinde kuğu şeklinde gagalı, kuş ekler moda. Ayrıca Supangle’ye direkt Sup diyorlar.

NOKUL

Samsun’da son gurme tavsiyem ise Samsun simidi. Seyahatlerimde en önem verdiğim lezzetlerden biri simittir. Simit ülkemizin milli yiyeceği diyebiliriz ki öylesine gastronomi cenneti bir yerde yaşıyoruz ki şehirden şehre simitlerin tadı, biçimi, yapılışı hep değişiklik gösteriyor. Aynı zamanda sokakta satıldıkları arabalar da... Doğrusunu söylemek gerekirse en başarılı bulduğum simit Manisa'nın nohutlu Taban Simidi. Ama simidin bu kadar göze sokulduğu Samsun dışında bir yer görmedim doğrusu. Simitçilerin sayısı aşırı yoğun değil ancak öyle bir satılıyor ki gören bedava dağıtılıyor sanır. Kat kat dizilmiş simitler hızlıca bitiveriyor. Bazı seyyar simitçiler uzun çubuklara geçirmiş halkalı öyle satıyor. Bir de bir simitçi gördüm ki o da kendini "Gazi Caddesi'nin Meşhur Çıtır Simitçisi Fethi'nin Yeri" olarak markalaştırmış. Samsun simidinde tat olarak çok fark alamasam da biraz sertti; Dış kabuğu hafif parlak ve pürüzsüze yakındı. Samsun Yemekleri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını, Samsun simidini şöyle anlatmış: "Samsun'un belki de en tanınmış ürünlerinden biridir simit. Ülkenin hatta dünyanın pek çok yerinde benzer örnekleri olsa da malzemesinden pişirilmesine kadar bir takım değişiklikler gösteren Samsun Simidi, lezzet olarak da çok büyük farklılıklar göstermektedir. Samsun Simidi'nin, mayası olabildiğince azdır ve mayalama/fermantasyonu kısadır. Hamuru yarı sert olup pekmezle (genellikle üzüm, dut, elma veya armut pekmezi) ile karıştırılarak yapılmakta ve bol miktarda susam (100 kg undan üretilen simide 20 kg susam) kullanılmaktadır. Coğrafi işaret olarak da 20.03.2017 tarihinde 176 sayılı kararla mahreç türünde tescillenmiş olan Samsun simidini özel kılan en önemli özelliği ise sıcak çay ve peynir eşliğindeki dost sohbetleridir."




SAMSUN SİMİDİ

Hızlıca gezip yediğimiz Samsun’dan size veda etmeden son bir mekan önerisi de yapayım. Cemre, beni beklerken kendine bir kutu almış ama ben gittiğimde kapalıydı. Lokum seviyorsanız Tarihi Bafra Lokumcusu mutlaka uğramanız gereken bir mekanmış . Sadece kışın üretilen içi manda kaymağı dolu lokumları kaçırmamanız dileğiyle. Bana bir tane bile tattırmayan Cemre’ye afiyet olsun.. Bir sonraki nca.gourmet gezisinde görüşmek üzere..


Comments


bottom of page